Diz osteoartritinde kullanılan ilaçlar plasebodan güçlü, ancak en iyisi belli değil...


Diz osteoartriti (kireçlenmesi) için kullanılan ağrı kesicilerin hepsi hiç bir şey yapmamaktan dahi gibi, ancak bu yeni incelemeye göre en etkinini belirlemek zor.

140'a yakın çalışmanın verileri incelendiğinde araştırıcılar, ağrı kesici ilaçlar ve enjeksiyonların 3 aylık sürede plasebo (etkin madde içermeyen ilaç formları)'dan daha çok ağrıyı dindirdiğini buldular.

Ancak, incelemenin şef araştırıcısı olan Boston Tufts Medical Center'dan Dr. Raveendhara Bannuru'ya göre bazı sürprizler de görüldü. Bunlardan biri çoğu hekim tarafından çok az etkisi olduğu düşünülen ekleme hyaluronik asit (HA) enjeksiyonlarının en büyük faydayı göstermesi. HA eklemlerde doğal olarak bulunan kayganlaştırıcı bir maddedir. Yıllardır bunun ekleme enjeksiyonlarının etkisi konusu tartışmalı olmaya devam etmektedir.

Bannuru HA çalışmalarında büyük bir plasebo etkisi olduğunu, yani etken madde içermeyen enjeksiyonlardan bile hastaların fayda sağladıklarını gördüklerini belirtiyor. Plasebo haplarına göre plasebo iğnelerinin daha faydalı izlenimi aldıklarını ekliyor. Ancak bunun için bir açıklamaları henüz yok.

Bannuru ve arkadaşları bulgularını Annals of Internal Medicine'in 6 Ocak sayısında yayınladılar.

 

Devamını Oku...

Sütyen Temize Çıktı: Meme Kanseri Yapmıyor


Sütyen takmanın meme kanseri riskini artırdığı yönündeki endişeleri dikkate alan araştırıcılar kadınların sütyen takma alışkanlıklarını ve meme kanseri riskini incelediler.

Araştırıcılardan Seattle'daki Fred Hutchinson Cancer Research Center'da çalışan ve aynı zamanda University of Washington School of Public Health'de epidemiyoloji alanında doktora öğrencisi olan Dr. Lu Chen, "Sütyen takmanın meme kanserine yol açtığı yönünde her hangi bir kanıt bulmadık" diyor. Chen, medyada sütyenin lenf dolaşımını ve lenf boşalımını bozarak meme dokusunda ortaya çıkan atıkların uzaklaştırılmasını engellediği böylece meme kanseri riskini artırdığına yönelik haberler çıktığını, bu nedenle çalışmayı yapmaya karar verdiklerini söylüyor. 2005 yılında yayınlanan bir kitapta, yazarlar, sütyen ile meme kansri riski arasında bir ilişki olduğu ve bu nedenle daha çok sütyen takılan gelişmiş ülkelerde meme kanserinin de daha sık görüldüğünü öne sürmüşlerdi. Ancak bu konu bilimsel olarak incelenmemişti.

 

Devamını Oku...

Kalınbağırsak Kanseri Taramasında Yenilik


Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi kolorektal (kalınbarsak) kanseri taramasında kullanılan  dışkıda kırmızı kan hücreleri ve anormal DNA'yı tespit eden yeni bir yöntemi onayladı. 12 Ağustos 2014

Girişimsel olmayan (vücuda müdahale gerektirmeyen) Cologuard testi evde uygulanabiliyor. Klinik araştırmalarda %90'nın üzerinde bir doğruluk gösterdiği tespit edildi. 

Kolorektal kanserler ABD'de akciğer kanserinden sonra en sık ölüme neden olan ikinci kanser türü, özellikle 50 yaş üzerinde izleniyor. Bu ölümlerin %60'nın 50 yaş üzerinde gerçekleştirilecek taramalarla önlenebileceği hesaplanıyor.

 

Devamını Oku...

Dünya Sjögren Günü


23 Temmuz günü İsveçli Göz Hekimi Henrik Sjögren'in doğum günüdür. Dünya Sjögren Günü onun anısına her yıl 23 Temmuz'da kutlanmaktadır. Dünya Sjögren Günü toplumda bu hastalığın farkındalığını artırmak için bir fırsat olarak değerlendirilmektedir.

Sjögren sendromu en sık görülen ikinci otoimmün romatizma hastalığıdır. Ağız ve göz kuruluğu, yorgunluk ve eklem ağrısı hastalığın ana bulgularıdır ancak sistemik bir hastalık olduğundan çoğu hastada vücudun geri kalan diğer dokuları ilgili problemler de sıkça görülmektedir. Nemlilik ve ıslaklık vücudumuzun sistemlerinin sağlıklı olması açısından hayati önemdedir. Bunlar arasında sindirim sistemi ve görme sayılabilir.

Sjögren sendromu, ("şögren" okunur, ö harfi İsveççede de mevcuttur) 1933'de İsveçli doktor Henrik Sjögren tarafından tanımlanmıştır. Kronik (uzun seyirli) otoimmün (kişinin kendi bağışıklık sistemi tarafından oluşturulan) bir hastalıktır. Dış salgı bezlerini etkiler ve sonuçta ağızda, deride, gözlerde, vajina bölgesinde, gastrointestinal (mide-barsak) kanalda ve solunum kanalında gerek duyulan ıslaklık giderek azalır veya kaybolur.  Dış salgı bezlerinden biri de tükürük bezleridir ve sindirim ve ağız sağlığı açısından kritik öneme sahiptirler.

 

Devamını Oku...

Bronzlaşma Bağımlılık Yapıyor


Çok fazla güneş ışığına maruz kalmanın deri hasarı ve kanseri riskini artırdığına yönelik bilgiler ne kadar çok dillendirilse de insanlar hala güneşte kalmaktan veya bronzlaşma salonlarındaki  ultraviyole (UV) ışınlarından vazgeçmiyorlar.  Şimdi, yeni bir hayvan çalışması bronzlaşmanın gerçek bir bağımlılık olabileceğini gösterdi.

Bilim insanları, fareleri günlük olarak UV ışınlarına maruz bırakmanın bir hafta içinde kan beta-endorfin düzeylerini patlattığını buldular. Beta-endorfinler "iyi hissettiren" hormonlardır ve eroin ile morfin gibi opioid ilaçlar ile aynı beyin yolları üzerine etkili olmaktadırlar.  

Farelerde, UV ışınları ile oluşan bu endorfinlerin dokunma veya ısıya karşı tepkileri azalttıkları ve eğer etkileri bloke edilirse, klasik yoksunluk belirtilerinin (sarsılma, titreme, diş takırdaması gibi) ortaya çıktığı gösterilmiş.  

Bulgular, Cell dergisinin 19 Haziran sayısında yayınlandı. University of Texas Southwestern Medical Center ve Dallas VA North Texas Health Care System psikiyatristlerinden Dr. Bryon Adinoff, "UV ışınının ödüllendirme oluşturduğunu ve bağımlılık potansiyelinin bulunduğunu belirtiyor." Dr. Adinoff, 2011 yılında bir araştırma grubunun başında bronzlaşma yataklarını alışkanlık haline getirmiş insanlarda UV ışınının beyinde ilaçlar, alkol veya yiyeceklerle benzer şekilde ödüllerndirme merkezlerini uyardığını göstermişti. Dr. Adinoff'a göre yeni çalışma mekanizmayı ortaya koyuyor: "UV ışını deriye nüfuz ediyor, oradan bte-endorfinler salınıyor ve beynin ödüllendirme bölgelerine gidiyor.

Devamını Oku...

Beyaz Ekmek ve Obezite


Obezite (şişmanlık hastalığı) riski günde iki veya daha fazla porsiyon beyaz ekmek tüketenlerde artıyor. Eğer kilonuzu takip ediyorsanız, beyaz ekmek tüketiminize de dikkat etmeniz gerekir.

Yeni bir çalışmaya göre, beyaz ekmek yediklerinizde ağırlıklı yer tutuyor ise aşırı kilolu veya obez olmanız tam tahıl ekmeği tüketenlere göre daha olası olabilir.

Araştırıcılar 9200'den fazla İspanyol üniversite mezununun yeme alışkanlıklarını ve kilolarını ortalama 5 yıl boyunca takip etmişler.

Hem beyaz hemde tam tahıl ekmeği tüketenlerde kilo alma riskinde artış izlenmemiş. Ancak sadece beyaz ekmek tüketenlerden günde iki veya daha fazla porsiyon yiyenlerde aşırı kilo veya obezite riski haftada bir porsiyondan daha az beyaz ekmek yiyenlere göre %40 daha fazla olduğunu belirtiyor çalışmanın yürütücüleri.

 

Devamını Oku...

Kalsiyum Alımı Kalp-Damar Hastalığı Riskini Artırmıyor


Kalsiyum eklentileri (yiyecek dışı günlük diet destekleri) alımının kadınlarda kalp damar hastalığını artırmadığını gösteren bir çalışma Mayıs ayında Osteoporosis International dergisinin çevrimiçi edisyonunda yayınlandı.

Önceki araştırmalar kalsiyum eklentilerinin kalp-damar hastalığı riskini artırabileceğini işaret etse de, veriler birbiri ile tam olarak uyumlu değildi.

Boston, Massachusetts'deki Brigham and Women’s Hospital'den Dr. Julie Paik ve arkadaşları kalsiyum eklentisi kullanımı ile kalp-damar hastalığı gelişmesi arasındaki ilişkiyi 74,245 kadının prospektif (başından beri izlendiği) Nurses’ Health Study (Hemşirelerin Sağlığı Araştırması) kapsamında değerlendirdiler. Bu araştırma biliyorsunuz önceki bir haberimizde (Bira ve Romatoid artrit) de geçiyordu.

Devamını Oku...

Mesanenin Sessiz Bakterileri


Genelde insan idrarının steril olduğunu yani mikrop içermediğini biliriz. Ancak, yeni bir araştırma bu bilginin sorgulanmasına yol açabilir.

Loyola University Chicago Stritch School of Medicine'ın dekanı Dr. Linda Brubaker'ın ekibi 90 kadının idrar örneklerini test etmişler. Hem sağlıklı kadınların hem de hiperaktif mesanesi bulunan kadınların idrarlarında bakteri ürediğini gözlemlemişler ve her iki grubun bakterilerinin farklı olduğunu bulmuşlar.

Araştırma ekibinden öğrenci Evann Hilt, bazı bakterilerin hiperaktif mesaneye yol açabileceğini söylemekle birlikte bu yakınmaları bulunan milyonlarca kadına bir öneri getirmeden önce başka çalışmalarda da bulgularının doğrulanması gerektiğini ekliyor.   

Devamını Oku...

10 Mayıs Dünya Lupus Günü


2004 yılında, İngiltere'nin Eaton kentinde 13 ülke temsilcisinin katıldığı uluslararası bir komite yayınladığı bildiri ile her 10 Mayısın dünya lupus günü olarak belirlenmesi ve bu gün içinde lupus ile ilgili etkinliklerin yapılması kararlaştırmıştır.

Bildiride dünyada üzerindeki hükümetlere lupus ile ilgili araştırmalara destek verilmesi çağrısı yanında ve lupusun toplumdaki farkındalığının artırılması ve hastalara verilen hizmetlerinin geliştirilmesi istenmiştir.

Bildiriyi aşağıda bulabilirsiz. Bugün için araştırmalarda bir nebze artış olsa da bildiride yer alan konular ile ilgili 10 yılda fazla bir şey değişmediğini maalesef söylemek durumundayız. 

 
Devamını Oku...

Bira ve Romatoid Artrit


Yeni bir araştırmaya göre haftada bir kaç tane bira içmek romatoid artrite karşı koruyucu olabilir. 

Araştırmayı yürütenlerden Boston'daki Brigham and Women's Hospital ve Harvard Medical School'dan Yrd. Doç. Dr. Bing Lu, uzun dönemli orta dereceli herhangi bir alkollü ürün tüketiminin ileride romatoid artritin ortaya çıkmasını %21 azalttığını söylüyor, ancak orta dereceli bira içen kadınlarda bu oran %31'e çıkıyor.

Bulgular Arthritis & Rheumatism dergisinin bahar sayısında yayınlandı. Lu ve ekibi iki büyük çalışmadaki kadınların içki alışkanlıklarını incelemişler. Bunlar Nurses' Health Study ve Nurses' Health Study II (Hemşirelerin Sağlığı I ve II) çalışmaları. İlk çalışma 1976'da başlatılmış ve 121 000 hemşireyi kapsıyor. İkincisi 1989'da başlatılmış ve bu çalışmada 116 000 hemşire yer alıyor. Kadınlar her iki yılda bir sağlıkları ve yaşam stilleri ile ilgili, her 4 yılda bir ise diyet ve alkol tüketimleri ile ilgili soruları yanıtlamışlar. 

Devamını Oku...