Sütyen takmanın meme kanseri riskini artırdığı yönündeki endişeleri dikkate alan araştırıcılar kadınların sütyen takma alışkanlıklarını ve meme kanseri riskini incelediler.
Araştırıcılardan Seattle'daki Fred Hutchinson Cancer Research Center'da çalışan ve aynı zamanda University of Washington School of Public Health'de epidemiyoloji alanında doktora öğrencisi olan Dr. Lu Chen, "Sütyen takmanın meme kanserine yol açtığı yönünde her hangi bir kanıt bulmadık" diyor. Chen, medyada sütyenin lenf dolaşımını ve lenf boşalımını bozarak meme dokusunda ortaya çıkan atıkların uzaklaştırılmasını engellediği böylece meme kanseri riskini artırdığına yönelik haberler çıktığını, bu nedenle çalışmayı yapmaya karar verdiklerini söylüyor. 2005 yılında yayınlanan bir kitapta, yazarlar, sütyen ile meme kansri riski arasında bir ilişki olduğu ve bu nedenle daha çok sütyen takılan gelişmiş ülkelerde meme kanserinin de daha sık görüldüğünü öne sürmüşlerdi. Ancak bu konu bilimsel olarak incelenmemişti.
Devamını Oku...
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi kolorektal (kalınbarsak) kanseri taramasında kullanılan dışkıda kırmızı kan hücreleri ve anormal DNA'yı tespit eden yeni bir yöntemi onayladı. 12 Ağustos 2014
Girişimsel olmayan (vücuda müdahale gerektirmeyen) Cologuard testi evde uygulanabiliyor. Klinik araştırmalarda %90'nın üzerinde bir doğruluk gösterdiği tespit edildi.
Kolorektal kanserler ABD'de akciğer kanserinden sonra en sık ölüme neden olan ikinci kanser türü, özellikle 50 yaş üzerinde izleniyor. Bu ölümlerin %60'nın 50 yaş üzerinde gerçekleştirilecek taramalarla önlenebileceği hesaplanıyor.
Devamını Oku...
Çok fazla güneş ışığına maruz kalmanın deri hasarı ve kanseri riskini artırdığına yönelik bilgiler ne kadar çok dillendirilse de insanlar hala güneşte kalmaktan veya bronzlaşma salonlarındaki ultraviyole (UV) ışınlarından vazgeçmiyorlar. Şimdi, yeni bir hayvan çalışması bronzlaşmanın gerçek bir bağımlılık olabileceğini gösterdi.
Bilim insanları, fareleri günlük olarak UV ışınlarına maruz bırakmanın bir hafta içinde kan beta-endorfin düzeylerini patlattığını buldular. Beta-endorfinler "iyi hissettiren" hormonlardır ve eroin ile morfin gibi opioid ilaçlar ile aynı beyin yolları üzerine etkili olmaktadırlar.
Farelerde, UV ışınları ile oluşan bu endorfinlerin dokunma veya ısıya karşı tepkileri azalttıkları ve eğer etkileri bloke edilirse, klasik yoksunluk belirtilerinin (sarsılma, titreme, diş takırdaması gibi) ortaya çıktığı gösterilmiş.
Bulgular, Cell dergisinin 19 Haziran sayısında yayınlandı. University of Texas Southwestern Medical Center ve Dallas VA North Texas Health Care System psikiyatristlerinden Dr. Bryon Adinoff, "UV ışınının ödüllendirme oluşturduğunu ve bağımlılık potansiyelinin bulunduğunu belirtiyor." Dr. Adinoff, 2011 yılında bir araştırma grubunun başında bronzlaşma yataklarını alışkanlık haline getirmiş insanlarda UV ışınının beyinde ilaçlar, alkol veya yiyeceklerle benzer şekilde ödüllerndirme merkezlerini uyardığını göstermişti. Dr. Adinoff'a göre yeni çalışma mekanizmayı ortaya koyuyor: "UV ışını deriye nüfuz ediyor, oradan bte-endorfinler salınıyor ve beynin ödüllendirme bölgelerine gidiyor.
Devamını Oku...Obezite (şişmanlık hastalığı) riski günde iki veya daha fazla porsiyon beyaz ekmek tüketenlerde artıyor. Eğer kilonuzu takip ediyorsanız, beyaz ekmek tüketiminize de dikkat etmeniz gerekir.
Yeni bir çalışmaya göre, beyaz ekmek yediklerinizde ağırlıklı yer tutuyor ise aşırı kilolu veya obez olmanız tam tahıl ekmeği tüketenlere göre daha olası olabilir.
Araştırıcılar 9200'den fazla İspanyol üniversite mezununun yeme alışkanlıklarını ve kilolarını ortalama 5 yıl boyunca takip etmişler.
Hem beyaz hemde tam tahıl ekmeği tüketenlerde kilo alma riskinde artış izlenmemiş. Ancak sadece beyaz ekmek tüketenlerden günde iki veya daha fazla porsiyon yiyenlerde aşırı kilo veya obezite riski haftada bir porsiyondan daha az beyaz ekmek yiyenlere göre %40 daha fazla olduğunu belirtiyor çalışmanın yürütücüleri.
Devamını Oku...
Kalsiyum eklentileri (yiyecek dışı günlük diet destekleri) alımının kadınlarda kalp damar hastalığını artırmadığını gösteren bir çalışma Mayıs ayında Osteoporosis International dergisinin çevrimiçi edisyonunda yayınlandı.
Önceki araştırmalar kalsiyum eklentilerinin kalp-damar hastalığı riskini artırabileceğini işaret etse de, veriler birbiri ile tam olarak uyumlu değildi.
Boston, Massachusetts'deki Brigham and Women’s Hospital'den Dr. Julie Paik ve arkadaşları kalsiyum eklentisi kullanımı ile kalp-damar hastalığı gelişmesi arasındaki ilişkiyi 74,245 kadının prospektif (başından beri izlendiği) Nurses’ Health Study (Hemşirelerin Sağlığı Araştırması) kapsamında değerlendirdiler. Bu araştırma biliyorsunuz önceki bir haberimizde (Bira ve Romatoid artrit) de geçiyordu.
Devamını Oku...Genelde insan idrarının steril olduğunu yani mikrop içermediğini biliriz. Ancak, yeni bir araştırma bu bilginin sorgulanmasına yol açabilir.
Loyola University Chicago Stritch School of Medicine'ın dekanı Dr. Linda Brubaker'ın ekibi 90 kadının idrar örneklerini test etmişler. Hem sağlıklı kadınların hem de hiperaktif mesanesi bulunan kadınların idrarlarında bakteri ürediğini gözlemlemişler ve her iki grubun bakterilerinin farklı olduğunu bulmuşlar.
Araştırma ekibinden öğrenci Evann Hilt, bazı bakterilerin hiperaktif mesaneye yol açabileceğini söylemekle birlikte bu yakınmaları bulunan milyonlarca kadına bir öneri getirmeden önce başka çalışmalarda da bulgularının doğrulanması gerektiğini ekliyor.
Devamını Oku...